Yüzyıllardır insanı ve devleti düzeltmenin yolu olarak çözümü kanun yapmakta ya da kanunları değiştirmekte bulduk. Bu kanaatimiz hala devam etmekte. Peki, hakikaten aksaklık kanun eksikli...

Yüzyıllardır insanı ve devleti düzeltmenin yolu olarak çözümü kanun yapmakta ya da kanunları değiştirmekte bulduk. Bu kanaatimiz hala devam etmekte.
  • Peki, hakikaten aksaklık kanun eksikliğinden veya yokluğundan mı kaynaklanmaktadır?
  • Yeni kanunlar yapınca Türkiye’miz düzelecek mi?
  • Hukukun üstünlüğü sağlanacak mı?
  • Adalet tesis edilecek mi?
  • Enflasyon hakikaten düşecek mi?
  • Emeklilerin, çalışanların, dar gelirlilerin geçim sıkıntısı son bulacak mı?
  • Memurlara sözü verilen 3600 ek gösterge çıkarılacak mı?
  • Elektriğe, doğal gaza, akaryakıta, temel gıda maddelerine sağanak gibi yapılan zamlar geri alınacak mı?
  • İşsizlik son bulacak mı?
  • Adama göre iş değil, işe göre adam düşüncesi hayata geçirilecek mi?
  • Liyakat önemsenecek mi?
  • Toplumda bozulan sosyal adalet yeniden sağlanacak mı?
  • Komşularımızla itilaflarımız son bulacak mı?
  • Anarşi ve terör son bulacak mı?
  • Her gün haberlere konu olan tüyler ürpertici kadın cinayetleri son bulacak mı?
  • Bu soruları çoğaltmak mümkün. Hepsinden önemlisi, kaybetmekte olduğumuz sevgi, saygı ve hoşgörümüzü yeniden kazanıp hayatımızda egemen kılabilecek miyiz?
  • Bütün bu sorunların varlığı kanun eksikliğinden mi kaynaklanmaktadır? Ya da bu soruların cevabı, kanun yokluğu mu olacaktır
Tabii ki hayır. Zaten, mevcut kanunları da yeterince uyguladığımız veya bu kanunlara riayet ettiğimiz söylenemez. Sorun, zihniyet sorunu. Gerekli zihniyet reformunu gerçekleştirmeden hangi kanunları yaparsak yapalım sonuç değişmeyecektir. En kötü yasalardan sağlam zihniyete sahip uygulayıcılar çok mükemmel sonuçlar elde edebilirler. Kanunların mükemmelliği uygulamanın mükemmelliği anlamına gelmez, esas olan uygulayıcıların zihniyetinin mükemmelliğidir. Aksini iddia,laf-ı güzaftır.