ABD ve Rusya ile yaptığımız mutabakatlar gereği Suriye’nin kuzeyine yaptığımız Barış Pınarı Harekatı’nı durdurduk. Oysa amacımız, Suriye’nin kuzeyini tamamen teröristlerden temizlemekti. Amacın hasıl...

ABD ve Rusya ile yaptığımız mutabakatlar gereği Suriye’nin kuzeyine yaptığımız Barış Pınarı Harekatı’nı durdurduk. Oysa amacımız, Suriye’nin kuzeyini tamamen teröristlerden temizlemekti. Amacın hasıl olması durumunda,  bölge teröristlerden tamamen temizlenmesinin yanında Suriye’nin toprak bütünlüğü de sağlanmış olacaktı. Maalesef harekatın durdurulması neticesinde amacımız teröristlere özgürlük şeklinde kabullenemeyeceğimiz bir sonucu doğurdu. Yine kandırıldık! Zaten 30 kilometre derinlik ve 440 kilometre uzunlukta bir güvenli bölge oluşturma düşüncesi de çok sağlıklı değildi. Velev ki bu güvenli bölge düşüncemiz gerçekleşmiş olsaydı 30 kilometre derinliğin dışında teröristler için bir tampon bölge oluşturmuş olmayacak mıydık? Bu, nasıl amacımıza  uygun olarak değerlendirilecekti? Bizim için terör tehlikesi devam etmeyecek miydi? Bu sorulara verilecek objektif cevaplarımız var mı? Önceki yazılarımızda sormuştuk: Mutabakat yaptığımız ABD ve Rusya’ya ne kadar güvenebiliriz? Aracı kullanmaksızın doğrudan Suriye ile mutabakat masasına oturmak daha akılcı olmaz mıydı? ABD ve Rusya’nın aracılığında Suriye ile dolaylı mutabakat yapılması bu ülkelerin bölgedeki varlığını meşrulaştırmak ve güçlerini daha da artırmak anlamı taşımaz mı? ABD senatosunda Ermeni soykırım tasarısı ve Türkiye’ye ekonomik yaptırım kararı çıktı.Hem de oy birliği sayılabilecek bir sayıyla. Dağ fare doğurdu! Çok şaşırdık! Sanki böyle olmayacaktı!!!? Ne bekliyorduk ki? Dost ve müttefik kazığı! İlk defa başımıza gelmiyor ki! Yaşadıklarımızdan hiç mi hiç ders almadık.. Merak ediyorum: Ne zaman aklımızı başımıza devşireceğiz? Biz, ne zaman “BİZ” olacağız? Daha zamanı gelmedi mi?