İş Kanunu kapsamına alınan iş güvencesi, haksız işten atılan işçilere mahkeme kararı ile işlerine geri dönem hakkı tanıyor. İşverenin temsilcisi konumundaki yöneticilerin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmuyor. Bu kapsamda uygulamada hangi yöneticilerin iş güvencesinden yararlanıp yararlanamayacağı konusunda anlaşmazlık yaşandığı biliniyor.  4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi gereğince 30 ya da daha fazla işçi çalıştıran iş yerlerinde en az 6 aylık kıdemi olan işçilerin iş güvencesinden yararlanma hakları bulunabiliyor. Kanunda belirtilen koşullara uyan işyerlerinde en az 6 aydır çalışan işçilerin iş sözleşmelerinin feshinde iş güvencesi devreye giriyor. Buna göre işveren bu işçilerini işine son vermek istediğinde işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunda kalıyor. Aksi halde işyerinde sözleşmesi sonlandırılan işçileri mahkemeye giderek işe iade davası açabilme hakkı bulunuyor. Mahkemenin işe iade kararı vermesine rağmen işçiyi hala işe yeniden almayan işveren, işçinin boşta geçen 4 aylık ücrete ilave ek olarak 8 aylık ücrete kadar varan işe başlatmama tazminatı ödemek zorunda kalıyor.

İşletmede Yönetici Olanların İş Güvencesi Var Mı?

4857 sayılı İş Kanunu'na göre, "İşletmenin bütününün sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri" yani yöneticilerin iş güvencesinden yararlanmaları mümkün görünmüyor. Fakat uygulamaya geçildiğinde "işveren vekili" olarak kimlerin kabul edilip kimlerin edilmeyeceği hususunda pek çok anlaşmazlık yaşandığı görülüyor. Bu konuyla ilgili olarak uygulamada Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 13 Mayıs 2019 tarihli kararına konu dosyada, bir şirkette satış pazarlama genel müdür yardımcısı olarak çalışan kişinin iş sözleşmesi sonlandırıldı. Bu işten çıkarmaya gerekçe olarak da şirketin yeniden yapılandırıldığı ve söz konusu işçinin kendisine uygun bir pozisyon bulunmadığı gösterildi. Bu kararın ardından yönetici işverenin ne iş yapısında ne de şirketteki organizasyon biçiminde herhangi bir değişiklik yapmadığını, görevden alınan pozisyonun devam ettiğini öne sürerek mahkemeden işe iadesini talep etti. Yerel mahkeme bu talebi kabul etti. İşverenin mahkemeye sunduğu belgelere göre davacı yönetici 3 milyon dolar ve karşılığı Türk Lirası tutara kadar işlemlerde işvereni temsil etmeye yetkili 3. derece imza yetkisine sahip iki kişinde biri konumunda olduğu gösterildi. Bu durumda istinaf mahkemesi, davacının belirlenen tutara kadar ancak 2 . bir kişiyle imza atma yetkisinin geçerli olduğuna dikkat çekerek işyerinin tamamını sevk ve idare eden konumunda olmadığı için işveren vekili sayılamayacağına bu nedenle iş güvencesi hükümlerinden yararlanabileceğine kadar verdi.

İşletmenin Tümünü Yöneten Genel Müdürün İş Güvencesi Yok!

İşverenin temyiz başvurusunun ardından dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, iş güvencesinden yararlanma hakkı bulunmayan işveren vekillerinin her şeyden önce işletmenini bütününü idare eden işveren vekilleri olduğuna dikkat çekti. Fakat işyerinde genel müdür ya da yardımcısı unvanının kullanılmasının tek başına iş güvencesi kapsamı dışında kalınması sonucunu doğurmayacağını belirten Yüksek Mahkeme, bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerektiğine vurgu yaptı. Mahkemenin kararında "İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır." denildi. Yargıtay davaya konu olan müdür yardımcısının iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçesiyle verilen yerel mahkeme ve istinaf mahkemesi kararını bozdu.
Editör: TE Bilisim