Bu güzelim ülkede tuhaf şeyler yaşıyoruz. Bir girdaba tutulduk, bir çelişkiler yumağına dolandık ki anlaşılması insan aklını dumura uğratıyor. Çünkü bu durumu yaratanlar bizi hiç sayıp aklımızla alay...

Bu güzelim ülkede tuhaf şeyler yaşıyoruz. Bir girdaba tutulduk, bir çelişkiler yumağına dolandık ki anlaşılması insan aklını dumura uğratıyor. Çünkü bu durumu yaratanlar bizi hiç sayıp aklımızla alay ediyorlar. Zira her gün televizyon kanallarında konuşan onlar. Her konuda bilgi sahibi onlar.Yazan onlar,yargılayan onlar, hüküm veren onlar, başkalarına söz hakkı tanımayan onlar, her şeyi bilen onlar, rağbet gören onlar. Ne var ki, ülke gerçekleriyle gündemi olmayanlar da onlar. Dünün fetö’cüsü ekranlardan devlete “katil” diyebiliyor. Devleti yönetenlerden ses çıkmıyor. Dersim (Tunceli)konusunda devleti eleştiriyor, suçluyor bir eski başbakan yine devletin ilgili birimlerinden tık yok. Devletin adliyesi devletimize yapılan bu iftiraları, suçlamaları, karalamaları duyup harekete geçmiyor. İster istemez insan soruyor: Bu nasıl bir devlet anlayışıdır? Ve televizyon kanalları sürekli olarak bunların emrine amade. Bu ülkede bunlardan başka konuşacak kimse kalmamış gibi. Bu nasıl bir anlayıştır ki bunlar itibar görüp el üstünde tutuluyorlar. Ülkenin çivisi çıkmış. Bu devlete yazık oluyor. Ülkenin gerçek gündemi bunları ilgilendirmiyor. Elektriğe, doğal gaza, akaryakıta, temel gıda maddelerine yapılan zamlar umurlarında değil. Çünkü onların tuzu kuru. Açlık sınırının asgari ücretin üzerine çıkması; emeklilerin ve çalışanların geçim sıkıntısı çekmesi, kredi kartı ve kredi batağına saplanmaları, EYT’lilerin durumu, memurlara sözü verilen ve seçimlerden sonra unutulan 3600 ek gösterge, enflasyon, çarşı pazardaki el yakan fiyatlar, ekonomide yaşanan durgunluk, işsizlik… gibi konular onların ilgi alanına girmiyor. Yani gerçek gündemleri millet ve devlet değil.Sırça saraylarında nasıl olsa geçim sıkıntısı çekmeden, refah içerisinde yaşıyorlar. Akıllarında bulundurmaları ve asla unutmamaları gerekli olan; unutanlar, bir daha bilinmemek üzere unutulurlar. Tarih bunun en güzel tanığıdır.