Zor zamanlardan geçiyoruz, hem de çok zor. Bir taraftan yaşamakta olduğumuz ekonomik krizle boğuşurken, bir taraftan da başımıza musallat edilen terör belasıyla mücadele ediyoruz. Ne olursa olsun Türk...

Zor zamanlardan geçiyoruz, hem de çok zor. Bir taraftan yaşamakta olduğumuz ekonomik krizle boğuşurken, bir taraftan da başımıza musallat edilen terör belasıyla mücadele ediyoruz. Ne olursa olsun Türkiye bu sıkıntılarla baş edip aşabilecek güçtedir. Yeter ki birliğimizi, beraberliğimizi muhafaza edelim. Azimle ve ısrarla sorunların üzerine gidelim; içteki hainlerin ve dış mihrakların ayak oyunlarına gelmeyelim. İnanalım, daima dik duralım. Güçlü olalım, çünkü masadaki savaşı kazanmak güçlü olmamıza bağlı. Harekatınız ne kadar meşru, ne kadar haklı ve ne kadar hukuki olursa olsun eğer güçlü değilseniz kimseyi yanınızda bulamazsınız. Nitekim din kardeşimiz olarak gördüğümüz Arap Birliği Ülkeleri’nden yanımızda hangisi var? Filistin, Kuveyt, BAE, Suudi Arabistan, Ürdün, Irak, Sudan, Fas, Cibuti… Hangisi? Hiçbiri… Demek ki bizim kardeş olarak gördüklerimiz, bizi kardeş görmüyorlar. Aklımızı başımıza devşirip bu ülkelerle olan bağlarımızı ve ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Oysa Kazakistan ve Azerbaycan tam destek arkamızda. Hem diplomatik, hem de askeri güçle yanımızdalar. Demek ki din bağı birlik ve beraberlik için yetmiyor, kan bağı daha öne çıkıyor. Gerçek dostluk ve kardeşlik böylesi durumlarda kendini belli ediyor. Sahte dostlarla ve kardeşlerle yola çıkmak mağlubiyetin ilk adımda kabulüdür. Daima hakiki dostlara ve kardeşlere ihtiyacımız vardır. Aksi halde masa başında daima mağlup oluruz. Kendimize dost ve müttefik olarak gördüğümüz Amerika ise daima bizi kullanmak ve kendi çıkarlarına hizmet etmek amacında. Bu hep böyleydi, ama biz pek farkına varamadık veya varmak istemedik. Faturası oldukça ağır oldu ve olacak. Bir Rus atasözü; “ Ayıyla dans edersen dansın ne zaman biteceğine sen değil ayı karar verir.” İçinde bulunduğumuz durum bu maalesef. Bu oyunu bozmak ve dansın ne zaman biteceğine biz karar vermek zorundayız. Daha fazla geç kalamayız, kalmamalıyız. Mevcut durumu lehimize çevirmemiz şart. Savaşlar muharebe meydanlarında değil, masa başında kazanılıyor; güçlü olmalıyız.