Bir yıldır ardı ardına aldığımız zam haberleri maneviyatımızı bozdu, huzurumuzu kaçırdı. 1 Ağustos 2018’den beri elektriğe ve doğalgaza tam beş kez zam yapıldı. Pardon, zam değil fiyat ayarlaması! Bu...

Bir yıldır ardı ardına aldığımız zam haberleri maneviyatımızı bozdu, huzurumuzu kaçırdı. 1 Ağustos 2018’den beri elektriğe ve doğalgaza tam beş kez zam yapıldı. Pardon, zam değil fiyat ayarlaması! Bu zamlar, seçimlerden sonra sadece enerjiye değil, her ürüne adeta sağanak gibi yağıyor. Hayata tutunabilmenin faturasını artık bünyeler taşıyamaz duruma geldi. Hayat pahalılığı yaşamı çekilmez hale getirdi. Akaryakıta yapılan zamlar da cabası. Akaryakıt zamlarının sayısını takip artık başlı başına bir meşguliyet … Bugün neden bu durumdayız? Problem nereden ve ne zamandan beri geliyor? Üç yüz yılı aşkın bir süredir Batılılaşma mücadelesi veriyoruz. Bu süre zarfında Batı ile aramızdaki mesafeyi kapatamadığımız gibi ara daha da açılmaya devam etti. Muasır medeniyet seviyesine ulaşabilmek için inkılaplar yaptık. Bu inkılaplardan ne Tanzimat inkılabı, ne Meşrutiyet inkılabı ne de Cumhuriyet inkılabı çağdaşlaşmamız için yeterli olamadı. Aslında bunlardan önce yapmamız gereken “zihniyet inkılabı” idi. Çünkü eski alışkanlıklardan sıyrılıp yeni alışkanlıklar edinmek mümkün olmuyor. Hak, hukuk, adalet, demokrasi, insan hakları, üretim vb. alanlarda Batı ülkelerine yetişebilmek “zihniyet inkılabı” yapmamızı gerektiriyor. Bu inkılabı gerçekleştirebilmemiz için önce din anlayışımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Öncelikle kaderci anlayışımızı terk etmekle işe başlamalıyız. Mehmet Akif’in; “Eğer maksudu ancak ahret olsaydı Yezdan’ın/ Ne hikmet vardı ibdaında hiç yoktan bu dünyanın” dizelerinde dile getirdiği gibi Allah’ın maksudu ancak ahret olsaydı, ne gerek vardı hiç yoktan dünyanın yaratılmasına. O zaman boş ver dünyayı “ kıl beşi, kurtar başı” deyip ahretini kazanmaya bak. İşte sıyrılamadığımız bu düşüncedir ki, bize bugünkü sıkıntıları çektiren. Yine bu düşüncedir ki yaratıcılığımızı körelten ve bizi taklitçiliğe sevk eden, üretmemizi engelleyen. İlerleyemeyişimize ve geri kalışımıza sebep olan. Peki bu durumdan kurtulmanın çaresi yok mu? Var elbette. Çare, bilimsel eğitimde. Ancak çağdaş eğitim sayesinde bu maküs talihi yenebilir ve muasır medeniyet seviyesine çıkabiliriz. Bugünkü sorunlarımızdan kurtulmanın başka bir reçetesi yok.  Bir an evvel titreyip kendimize dönmemiz lazım. Milletçe böylesi bir hayatı hiç hak etmiyoruz. En mükemmele ulaşmak, en güzel, en refah ve en modern hayatı yaşamak hakkımız.