Yeni umutlarla başladığımız her güne maalesef vatandaş olarak gündemimiz değişmiyor. Oysa farklı, yeni ve güzel konulardan bahsetmeyi o kadar arzu ediyoruz ki.. Taksi, minibüs, doğal gaz, elektrik, ak...

Yeni umutlarla başladığımız her güne maalesef vatandaş olarak gündemimiz değişmiyor. Oysa farklı, yeni ve güzel konulardan bahsetmeyi o kadar arzu ediyoruz ki.. Taksi, minibüs, doğal gaz, elektrik, akaryakıt, süt, köprü ve otoyollara yapılan zamlardan sonra dün de tren ve posta ücretlerine yüzde 20 zam yapıldı. Enflasyonun 9,26 gösterildiği ülkemizde bu ne yaman bir çelişkidir. Öyle ya, ya enflasyon hesabınız yanlış, ya da yapılan bu zamlar. Bu bana 2016 yılının Mayıs ayında Zimbabwe’de yaşanmış bir olayı hatırlattı. Rahip Jonathan Mthethwa, ayinde kilisedeki cemaatine Hz. İsa gibi suyun üzerinde yürüyeceğini söylemiş, bu amaçla bir hafta boyunca oruç tutup dua etmişti. Bu süreden sonra suyun üzerinde yürüme vakti geldi. Nehre girer girmez timsahların saldırısına uğrayıp birkaç dakika içerisinde timsahların midesine iniverdi. Cemaatten izleyenler büyük bir şaşkınlık içerisindeydiler. “ Oysa bize söz vermişti. “ diyerek çok güvendikleri rahiplerine olanlar karşısında gözlerine inanamıyorlardı. Bir haftadır tutulan oruçların ve yapılan duaların boşa gitmesine hayret ediyorlardı… Zimbabwe’de yaşanmış bu olayın üç tarafı var: Birisi suyun üzerinde yürüyeceğini söyleyen rahip… İkincisi buna inanan cemaat… Üçüncüsü de timsahlar. Bu olayda işini en doğru yapan, timsahlardır. Rahip ise, sapkın bir düşünceyle olağanüstü nitelikleri olduğuna çevresini inandırmaya çalışan hayalperest biri. Olaydaki en suçlu olanlar ise; aklını kullanmayan ve faciayı önleyemeyen cemaat. Bu olaydan çıkaracağımız çok önemli bir ders var: Olayda adı geçen rahip gibi bizi aldatanlara kanmayalım. Hakikatleri ve yaşadıklarımızı doğru değerlendirelim. Aklımızı kullanarak yarın yaşayabileceğimiz daha büyük sıkıntıları önleyelim. Deve kuşu gibi başımızı kuma gömmeyelim, aptal yerine konmamıza sessiz kalmayalım. Yarın çok pişman olabiliriz. Daha geç kalıp sıkıntılarımızı çoğaltmayalım.