Dün açıklanan enflasyon rakamları – ki doğalgaza bir ay içinde yapılan yüzde otuzluk zam bu rakama dahil değil- çalışanların ve emeklilerin maaşlarına yapılan zammın çok üzerinde çıktı. Çalışanlar ve...

Dün açıklanan enflasyon rakamları – ki doğalgaza bir ay içinde yapılan yüzde otuzluk zam bu rakama dahil değil- çalışanların ve emeklilerin maaşlarına yapılan zammın çok üzerinde çıktı. Çalışanlar ve emekliler şimdiden çok ağırlaşan geçim şartlarıyla nasıl hayatlarını idame ettireceklerini kara kara düşünmeye başladılar. Çalışan kesimin durumu bir nebze olsun emeklilere göre daha iyi diye görülebilir. Çünkü, emekli kesimi incelediğimizde, farklı sosyal kurumlardan emekli olmuş kitlelerin varlığını görüyoruz: Bağ-kur, SSK, Emekli Sandığı gibi. Bu farklı sosyal güvenlik kurumlarından emekli olanların emeklilik maaşları da doğal olarak farklı oluyor. Böylece farklı ve düşük gelir düzeyine sahip mutsuz ve umutsuz emekli ordusuna sahip bir ülke tablosu gerçeği ortaya çıkıyor. Başından beri bozuk olan gelir dağılımını düzeltmek sosyal devlet olmanın bir gereğidir. Sosyal barışı sağlamak sosyal adaleti temin etmekle mümkündür. Kafalarda oluşan istifhamların giderilmesi, refahın eşit paylaştırılması ve gelir dengesinin oluşturulmasıyla sağlanabilir. Ülkedeki geçim endeksinin objektif olarak belirlenmesi de başta gelen amil faktörlerdendir. Ancak bu sayede somut ve kalıcı çözümler üretilebilinir. Aksi taktirde yapılan icraatların ve söylenen sözlerin hiçbir değeri yoktur. Bu sorun ciddiyetle ve samimiyetle ele alınırsa reel çözümlerin önü de açılmış olur İşe üreten bir ekonomiyi hayata geçirmek, sosyal güvenlik ağını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak, üretim- tüketim dengesini sağlamak, sanayi, tarım ve hayvancılığı teşvik etmek, sosyal refahı toplum katmanları arasında eşit paylaştırmakla başlanabilir. Niyetler halis olursa istenilen amacın gerçekleşmesi ve beklenen sonuca ulaşılması hiç de zor olmayacaktır. Bu itibarla ortak akıl ve ortak iradeye önem verilmeli, ortak kararlarla toplumun sorunları çözülmelidir. Gerçek sosyal adaletin ve sosyal barışın temini ve tesisi ancak bu şekilde vücut bulur. “Muasır medeniyet” merdivenini tırmanmak ve gelişmiş ülkeler düzeyine çıkmak hedefimizi gerçekleştirmiş olmanın huzurunu ancak bu sayede yaşayabiliriz. Bu, cumhuriyeti kurarak bu cennet vatanı bize emanet edenlere karşı birinci vazifemizdir. Bu vazifeyi, sarsılmaz bir inanç ve sağlam bir iradeyle yerine getirmeliyiz. Devlet adamlarımızın ve devletimizi yönetenlerin bu hakikatler çerçevesinde gerekenleri yapıp insanımıza hak ettiği refahı sağlamaları bir kudsiyet arz etmektedir. Bunun şuurunda olarak yapılacak her çalışma arzu edilen sonuca ulaşmada gerekli toplumsal desteği de görecektir. Bu sayede Türkiye’miz dünya devletleri arasında hak ettiği saygın yerini alacak, bizler de belirlenen hedefe ulaşmış olmanın haklı huzurunu yaşayacağız. Bu aziz millet, Kurtuluş Savaşı’nda verdiği mücadeleler ve daha sonrasında yapılan hamlelerle her şeyin en iyisini hak etmektedir. Ne olur bu hakkı ondan esirgemeyelim, insanca yaşayabilecekleri bir refahı daha geç kalmadan bu millete sunalım. Başlamak bitirmenin yarısıdır. Geç kalmak yok, hiçbir zaman geç değildir.