Barış Pınarı Harekatı’nda göstermekte olduğu kahramanlıklarla Mehmetçiğimiz bir kez daha göğsümüzü kabarttı. Cepheden gelen şehit haberleri ise  canımızı yakıyor, yüreğimizi sızlatıyor.Başımıza musall...

Barış Pınarı Harekatı’nda göstermekte olduğu kahramanlıklarla Mehmetçiğimiz bir kez daha göğsümüzü kabarttı. Cepheden gelen şehit haberleri ise  canımızı yakıyor, yüreğimizi sızlatıyor.Başımıza musallat olan bu bela bitinceye kadar da canımız yanacak. Böyle olmamalıydı, ama yapacak başka bir şey yok. Nedenlerini, niçinlerini  gelecekte mutlaka tartışacağız. En az kayıpla bu belanın kökünün kazınarak başımızdan def edilmesi lazım, şu anda yapmakta olduğumuz da odur. Bir çelişkiler  yumağını yaşamaktayız: Bir yandan Arap Birliği Ülkeleri’nin yine bizi sırtımızdan hançerlemesi, bir yandan da müttefiğimiz olan ABD ve AB ülkelerinin beyanatları…Bu beyanatlar akıl tutulmasının bir hezeyanı; mantık dokusu bulunmayan, tutarsız, aptalca ifadeleri içeriyor. Terör örgütlerini destekleyen, dünyanın en köklü milletinin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni  hiçe sayan akıl dışı açıklamalar… Almanya Dışişleri Bakanı Helko Maas; “Türkiye’nin Suriye’nin kuzey doğusuna yaptığı harekattan dolayı Alman hükümeti, Suriye’de kullanılma ihtimali olan hiçbir silah ve teçhizatın bundan sonra Türkiye’ye satılmasına onay verilmeyecek.” Bu bakan demek istiyor ki, biz Türkiye’ye silah satmazsak emperyalist emellerimiz için besleyip desteklediğimiz teröristlere operasyon yapamaz. Bu ancak bizim iznimizle olur. Bu açıklama,bizi kendimizi koruyamamak ve aciz duruma düşürmek amacını gütmektedir. ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley GUARDİAN gazetesine “ Suriye sınır ötesindeki Türk askeri operasyonları halen oldukça sınırlıdır…” şeklinde bir açıklamada bulundu.Bu demeçten çıkan sonuç, operasyonumuzun belirlenmiş bir alanla sınırlı kalacağıdır.Böylesi bir durum devletimizin caydırıcılığını, tutarlılığını, kararlılığını ve güvenirliliğini yerle bir eder ki bunun doğuracağı sonuçların bedeli çok ağır olur. Kimse bizi hafife alamaz, buna müsaade edemeyiz. ABD Savunma Bakanı Mark Esper de Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar’ı arayarak Barış Pınarı Harekatı’nın durdurulmasını istediğini ifadeyle yaptığı basın toplantısında; “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde tek taraflı olarak müdahale etmesine karşıyız ve bu konuda derin hayal kırıklığı içindeyiz. Bu operasyon SDG ortaklarımızı tehlikeye atıyor…” diyerek ABD’nin bu harekata karşı olduğunu ve bunun ikili ilişkilere zarar verme riski taşıdığını Hulusi Akar’a söylediğini açıkladı. ABD Savunma Bakanı açıkça teröristlerle birlikte olduğunu ifade etmiş oluyor. Bizimle müttefik olduğunu hiç kale almadan böyle bir açıklamayı yapabiliyor. Terör örgütlerini ABD’nin yarattığı, beslediği ve kendi çıkarları için uluslar arası hukuku hiçe sayarak dünyanın başına bela ettiği zaten bilinen bir gerçekti. Bu da ABD’nin bir terörist devlet olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra ABD Başkanı kaçık Donald Trump da bizi ekonomimizi batırmakla tehdit ediyor. Mesele, güç meselesi. Gücünüz ne kadarsa sözünüz o kadar geçerli. O halde kimseye el avuç açmadan kendi ayaklarımız üzerinde durmasını bilmeliyiz. Tüketerek büyüyen bir kalkınmadan vaz geçip üreterek büyüyen bir ilke olmanın gerektirdiği hamleleri daha fazla geç kalmadan yapmalıyız. Milli Savunma Sanayimizi kurmalıyız. Ülkemizin savunması ve güvenliği için gerekli olan silah, mühimmat, uçak…, araç-gereçleri bir an evvel üretmeliyiz.
          Her şeyden önce “Biz” olmalıyız. Unutmamamız gereken bir şey var: Elin atına binen te